8 Haziran 2010 Salı

PEHLİVAAAN PEHLİVAN! HAYDİ BRE İŞTE MEYDAN!

PEHLİVAN TEFRİKASI

A düzenbaz a canbaz,
A üçkağıtçı a hokkabaz,
A yabancı hayranı
A vatan millet düşmanı
Sen ne anlatıyorsun,
Sen kimi korkutuyorsun?
neyine güvenipte
Gelmiş hava atıyorsun.
Neymiş?
Efenim güç meselesi
Nasıl yani?
Kudret kudret diye inliyorsun!
Mesela diye soruyorum?
Mike Tyson gibi mi diyorsun?
Hıh!
Senin bu halin
Beni çok güldürür.
Çünkü azizim inan,
Kelle koltukta ,Can pazarında
Ya da ölümüne ermeydanında
Bizim Ahmet Taşçı pehlivan
Seninkini yarım dakikada
Öldürür.
Başpehlivanını bu yılın
Kırkpınardaki,
Neden anmam
kimse bilemez?
Çünkü o toydur daha.
Yarım dakika sabredemez.
Bir sıkışta hal eder.
Vallahi murdar eder.
Bir de mindercilerimiz var ki
ezcümle dünya tanır.
Tanımayan bilmeyen
Sporculuğundan utanır.
Defalarca şampiyon.
Sayısız madalyalar.
Kafadan el enseyle
Paçadan da çift dalar.
Ama sürmem sahaya
Gerekçeye bak bir ya..
Onlar kurallı sporcu..
Güreşmez ölümüne,
Ancak kırarlar kemik.
Olurlar mahkemelik.
Ambulans da gecikir.
Masraflar da üstelik.
Bir de şamil sam derler
tanırım çok eskiden
boksör değildi önce
yeni gelmişti köyden,
amele pazarında
iş aradı günlerce,
şansı değişti birgün
erbap onu görünce
dedi ki *-ey yiğit
güreşten anlar mısın?
güreşten anlayanla
bir güreşe var mısın?cevap verdi bizimki
elbet anlarım tabi
ekmek parası derdi
her iş yaparım abi.
Erbap dedi gel hadi
Gidelim pehlivanlara
Marifetin ne ise
Var da göster onlara
Hemen yola düştüler
Tez elden eriştiler.
An meydana varanda
Pehlivanları görende,
Tutulur oldu diller,
Tutulur oldu dizler,
Amanın dedi Şamil,
Amanın ben ne yaptım.
Çıkmaz yollara saptım.
Bunlar ne yaman yiğit,
Bunlar beni dişle yer,
Benden arta kalana
Acep kim? bu Şamil der.
Yüreciği sıkıştı.
Usulcacık sıvıştı.
Erbap yetişti heman
Dedi yiğit gel aman..
Bunlar da ilkin toydu.
Önemli olan soydu.
Dedi ki yok yok ağam
Ben bu işte hiç yokum.
Onlar beni yer doymaz.
Bense peşinen tokum.
Erbap dedi ey kardeş
Bokstan anlarmısın?
Acep yumruklarını
Sıkıca sallarmısın?
Böyle böyle savurup
karşındakine doğru,
denk getirebilirsen,
o yatar; sen dik doğru.
Böyle mi abey deyip
yumruğunu savurdu.
Erbabı onbeş metre
İleriye uçurdu.
Vay kırıla o eller.
Kırıla öyle vuran..
Nerdesin ey hekimler?
Nerdesin cankurtaran?
Hastane masrafları
Ağa paşa göçürür,
Şamili de bu yüzden
Boks yoluna düşürür,
Tedaviler bitince
bu işten kurtulacak.
Kurtulmak ne kelime
Özgürlüğe varacak.
Mesarifler dert değil.
Hoca,masör var başta,
Diyorlar gebertiriz.
Kaybedersen bu maçta,
Bizim şamil toy çocuk
Dayaktan çok korkuyor.
İş bu sebep yüzünden
Bir yumruk vuruşuyla
Komalara sokuyor.
Elbet ki bir gün elbet.
Erbap iyileşecek.
Şamilin dertleri de o gün
Şıp deyip de bitecek.
İşte böyle bir yiğit,
Bizim Osman Şamil Sam.
Bir de Sinan Şamil var
Günler yetmez anlatsam.
Bir de Mehmet güçlü var
Yaşayan efsanemiz.
Sevmez uzun havayı
Bir şamarda gösterir
Hem hanya hem Konya’yı
Say sopa atmış temiz.
Velakin Ahmet usta
Güreşen efsanedir
elbette bu hususta..
Seninki kim dediydin?
Mike Tyson mıdır nedir?
Seninki garson döver
Seninki şoför döver
Seninki teşrifçi döver
Seninki kadın döver
Gücü hep yettiğine
Kendi halindekine
Usta da bilir bunu,
Tez kesmez soluğunu,
önce hafifçe ezer
epeyce feryatlatır.
Bağırdıkça seninki
Mahşerin rahatlatır.
Yüklendikçe bizimki
Seninkinde bir telaş.
hemen imana gelir
Şahadet yavaş yavaş.
Sonra tüm avazıyla
Kendi selasını sesler.
Seyrederken tutulur
Durulur tüm nefesler.
Sanma ki böyle biter
Öylesi bir maç sonu,
Çünkü seninki evvel
Görmüştü yozluğunu,
Tövbeler , dualarla
Hak yoluna geçmişti..
Şahadet getirerek
Hak dinini seçmişti..
Nefse kulluk yol değil
Evvel ahir zamanda,
Şeytanlığın sonu yok,
Kurtuluş var İslam’da ..

Bak gördün mü madrabaz
Beni korkutamadın
Pek seversin hani ya
Hava da atamadın..

Kuvvetten bahsederken
Boksör Clay’i ansaydın,
Nasıl da saydığımızı
Bakıp da anlasaydın.

Onu sayarız neden
Bil sen de sev gönülden..
Ringlerde esiyorken
İlmen Araştırıyordu..
Tarihte kim var güçlü
Sorup soruşturuyordu.
Peter pan ı dediler
I-ıh dedi kıytırık
Vikingler haybeciydi
Hırsız robin pısırık
Giyom tel şaşı idi
Jean dark hatun idi
Don kişot hafif sıyrık!
Wang –yu tek kollu idi
Süper –batman uyduruk,
Onca araştırmada
Bir yiğit bulamadı..
Kendine örnek sayıp
Bir dalı tutamadı...
Derken biri anlattı..
Bizim pehlivanları...
Tüm dünya görmüş idi..
o güzel zamanları...
Bir güreşi andılar...
Acep kimle kim vardı...
Hergeleci İbrahim,
Adalı Halil mi bilsem..
Koca Yusuf bir yanda
Kel Aliço mu desem...
Çayırda kapıştılar,
Kıran kırana derler
Güreşe tutuştular.
El ense tokat gibi
Ensede şaklıyordu.
Acep kim dayak yiyor
Kimse pataklıyordu,
Derken erlerden biri
Yerlere kapaklandı..
Seyreden ezcümlesi
Havaya ayaklandı...
Kopan vaveylada
Bir görmez telaşlandı.
Sordu *-neler olmakta?
Şimşekler mi çakmada
Gürlemede mi gökler
Zelzeleler oldu da
Çatlamada mı yerler?
Dinleyen Clay birden
Ayağa kalkıverdi
*-Allahüekber! Diye
birden haykırıverdi.
Herkes şaşırdı ona
Dediler ki ne yaptın?
Sen bir hristiyan iken
İslam yolunu mu seçtin.
Dedi yolu buldum ben
Manalara erdim ben.
Hak yoldayım tamamen.
Ve sözüne devamla
Etti şahadetini
Buyrun gel sen de katıl
Kırma şu davetimi
Hep birlikte diyelim.
La ilahe illallah
Muhammeden Resulullah.
Dediler artık sana
Cassius demeyiz biz.
O da dedi onlara.
Vallahi seviniriz.
Anılmak isterim ben
Adı yar kendi yar
Hz. Muhammed(sav) ve
Adı Ali kendi Ali
Hz. Ali(r.a) isimleriyle..
Bundan böyle siz bana
Muhammed Ali deyin..
Böyle hitap ederek.
Beni de sevindirin.
Sonra öyle bilindi
O efsanevi adam.
Başka niye severiz?
Bilmiyorsun sor madem.
Derken günlerden bir gün
Savaşmaya çağrıldı.
Dedi gitmem uzağa
Onlar bana ne yaptı?
Dediler ki ülkenin
Vardır menfaatleri
Dedi benim karnım tok
Yemem bu naneleri.
Dedi kardeştir hep
Dünya üstü yaşayan
Ve yoktur içlerinde
Zenci diye paylayan.
İnancım razı gelmez.
Böyle kirli savaşa
Barış derseniz bana
Gelirim koşa koşa...
İşte böyle yiğidi
Sayar severiz biz.
Saygıduruşa geçer
Ceket ilikleriz biz..
Hakka tapan uluslar
Tarih boyunca varlar,
Hak yolundan sapmazsa
Mahşere dek yaşarlar
Benden sana nasihat
Aklını topla başa
Sonra da gidip gidip
Vurma dağlara taşa
Dilerim akibetin
İyi olur inşallah
Bilirim ne yazılmışsa
Elbet o gelir başa
Sağolsun bu şiiri yazan el!
Okuyanlar çok yaşa!

Yahya GÜNEŞER

1 Kasım 2009 Pazar

EDİRNE TARİHÇESİ

Edirne Tarihçesi:
Edirne’nin en eski halkı, Traklar soyundan Odrisler’in yörede, Meriç ve Tunca ırmaklarının birleştiği bugünkü Edirne’nin bulunduğu yerde bir kent kurdukları bilinmektedir. Odrisler’den sonra yöreye egemen olan Makedonyalılar Dönemi’nde kent, büyük bir olasılıkla Odris yada Odrisia adının değişmesi sonucu, Orestia/Orestas olarak anılmaya başlanmıştır.
İS II. yy’ da Roma İmparatoru Hadrianus, (117-138) Orestia Kasabası’nın stratejik önemi nedeniyle buraya kent statüsü verdi ve kendi adını koydu. Böylece, Roma Dönemi’nde kent Hadrianopolis/Hadrianupolis/Adrianupolis/Adrianapolis adlarıyla anıldı. Adrianopolis zamanla Adrianople/Adrianopel olarak değişti. Osmanlı dönemi başlarında Edrinus/Edrune/Edrinabolu/Endriye diye anıldı. 1476’da yazılan Aşıkpaşazade Tarihi’nde kentin adı Edrene olarak geçer. XVI.yy başlarında kentin Edirne olarak adlandırıldığı görülür. Edirne 1361 yılında I.Murat tarafından fethedilmiş ve İstanbul’un alınışına kadar 92 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin başkenti olmuştur.
Ulaşım:
Karayolu : Edirne gerek D-100 devlet yolu, gerekse TEM otoyolu üzerinden İstanbul'a dolayısıyla Anadolu'ya ve D-100 devlet yolu üzerinden de Çanakkale üzerinden Ege'ye bağlanan karayollarının üzerindedir. Ayrıca Kapıkule Sınır Kapısı'ndan Bulgaristan ve Avrupa'ya sadece kara yolundan değil demiryolu ile de bağlanmaktadır. Pazarkule ve İpsala Sınır Kapısıyla kara yolundan, Uzunköprü demiryolu ile de Yunanistan'a ulaşım sağlanmaktadır. Edirne İstanbul ve Çanakkale üzerinden Anadolu ile düzenli bir ulaşıma sahiptir.
Otogar Tel : (+90-284) 226 00 20
Demiryolu :
Edirne İstasyon Tel : (+90-284) 235 26 71- 4 hat
Kapıkule İstasyon : (+90-284) 238 20 36 - 238 23 12
Oto Kuşet : (+90-284) 235 26 29 - 235 25 99 - 235 64 93-94
Faks : (+90-284) 235 24 89
Uzunköprü İstasyon : (+90-284) 513 48 05
Denizyolu :
Liman Tel : (+90-284) 811 60 27
Kültür ve Turizm Varlığı:
Gala Gölü Tabiatı Koruma Alanı
Konumu: Marmara Bölgesinde, Edirne ili, Enez ilçesi, Karpuzlu ve Koyun Tepe köyleri sınırları içerisinde yer almaktadır. Alanın büyüklüğü 2369 Ha. dır.
Ulaşım: Sahaya; Eceabat-Keşan-Enez yolu ile ulaşılmakta olup, Enez ilçesine 10 km. uzaklıktadır.
Özellikleri: Sulak saha, göl ve orman ekosistemlerini ve bu ekosistemlerde barınan çeşitli canlı türlerini ihtiva etmesi, 111 kuş türünün varlığı, nesli tehlikeye düşmüş veya nadir türleri, özellikle tepeli pelik, pelikan, çeltikçi ve küçük karabatak gibi nesli son derece azalmış türleri barındırması özelliklerini oluşturmaktadır.
Koruma, bilimsel araştırma ve tabiatın önemi konusundaki bilinci arttırmaya yönelik tesis ve düzenlemelerin getirilmesi esas amacı oluşturmaktadır.Giriş -kontrol kulübesi, otopark, koruma binası ve gözetleme yeri ve kule yapılması öngörülmektedir.
Kuş populasyonunun ve göl ekosisteminin ekolojik durumu(göl seviyesindeki değişmeler, tuzluluk oranı, derinlik, plankton ve fitoplakton,ısı gibi) araştırılacak ve izlenecek konulardır.

ALINTIDIR.

KAYNAK:YEELNET.

30 Ekim 2009 Cuma

EDİRNE EDİRNE GÜZEL EDİRNE

Bu site Yahya GÜNEŞER e ait.
Bu sitemizde yurdumuzun en güzel şehirlerinden olan EDİRNE anlatılmaya çalışılacak.
Sizler de katkıda bulunursanız seviniriz.
Haydi hayırlısı…